
Farkındalık oluşturan etkinlik
Gölcük Otizm Derneği, bugün 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla bir etkinlik düzenledi. Cumhuriyet Parkı’nda başlayan yürüyüş, Anıtpark’ta yapılan programla devam etti
Gölcük Otizm Derneği, bugün 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla bir etkinlik düzenledi. Cumhuriyet Parkı’ndan Anıtpark’a doğru yapılan Otizm Farkındalık Yürüyüşü ile başlayan etkinlik, Anıtpark’ta yapılan programlarla devam etti. Programa Kocaeli Vali Yardımcısı Ertuğ Şevket Aksoy, Gölcük Kaymakamı Müfit Gültekin, Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim Uzuner, Gölcük İlçe Milli Eğitim Müdürü Caferi Tayyar Mert, Şube Müdürleri, Gölcük Engelliler Derneği Başkanı Hasan Bat, Otizm Derneği Başkanı Güler Kaya, MHP Gölcük İlçe Başkanı Derya Çavdar, Gölcük Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ayşe Tuba Sarıgül Okul Müdürleri, otizmli bireyler ve aileleri katılım sağladı.
‘OTİZMLİ BİREYLERİN GÖRÜNÜR OLMASI BİR LÜTUF DEĞİL, BİR HAK’
Programda öncelikle 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı’mız okundu. Ardından protokol konuşmalarına geçildi. Programda öncelikle Gölcük Otizm Derneği Başkanı Güler Kaya, söz aldı. Kaya, “Toplum otizmi hala bir “uzaklık” olarak algılıyor. Oysa otizmli bireyler aramızda yaşıyorlar. Mahallede, okulda, iş yerinde, toplu taşımada, sinema salonunda. Görmek istemeyen gözler için görünmezler, hatta çoğu kişi için “otizm artıyor” cümlesiyle bir korkuya dönüştürülüyorlar ama onlar hep buradaydılar, hep burada olacaklar. Otizmli bireylerin görünür olması bir lütuf değil, bir hak. Ve bu hakkı tanımak, onların sadece bir gün değil, her gün hayatın içinde yer almalarını sağlamakla mümkün. Her çocuğun oynayacak bir parkı, her gencin kuracak hayalleri, her yetişkinin bir işi, bir sosyal ağı ve kendini ifade edebileceği bir alan olmalı” dedi.
‘AİLELER ÇOĞU ZAMAN ZORUNLU KAHRAMANLARDIR’
Başkan Kaya, “Otizmli bireylerin yaşamını anlamaya çalışırken, onların hayatlarını gece gündüz sırtlayan anneleri, babaları da unutmamak gerekir. Bu aileler çoğu zaman sistemin açıklarını kapatan zorunlu kahramanlardır. Bir çocukla birlikte büyüyen, gelişen, kendi hayatını askıya alan, kamu desteği olmadan dağ gibi sorumlulukları üstlenen insanlar. Ve ne yazık ki bu yük, genellikle kadınların, annelerin omzunda kalır. Sosyal güvenlik sistemine dahil olmayan, emekleri görünmeyen, tükenen ama yine de yılmayan anneler. Onlara hak ettikleri sosyal güvenceyi, desteği, dinlenme hakkını sağlamak bir lütuf değil, bir toplumsal sorumluluktur” ifadelerini kullandı.
‘OTİSTİKLERE YAKLAŞIMINIZI FARK ETMENİZİ İSTİYORUZ’
Kaya, “Bugün sizden sadece otizmi “fark etmenizi” istemiyoruz, sizin otistiklere kendi yaklaşımınızı fark etmenizi istiyoruz. Sizden değişimi başlatmanızı, sustuklarınızı sorgulamanızı, görmezden geldiklerinize bakmanızı istiyoruz. Bir okulu otizmli çocuklar için erişilebilir kılın. Bir karar alıcıya otizmli bireylerin taleplerini anlatın. Bir işverene otizmli bireyleri istihdam etmeyi önerin. Bir annenin sesini duyun, yükünü paylaşın. Toplum, ancak birlikte değiştirebildiğimizde iyileşebilir. Ve otizmli bireyler bu toplumun en derin, en özel renklerinden biri. O rengi silikleştirmek değil; parlatmak, sahiplenmek, çoğaltmak gerekir. Çünkü yaşam hakkı herkes içindir” dedi.
‘OTİZM, ÖNEMLİ BİR KONUDUR’
Ardından Öz-De-Bir Özel Eğitim Uygulama Okulu Müdürü Ömer Kızıldağ, konuştu. Kızıldağ, “Otizm, toplumumuz ve geleceğimiz için bir güne veya bir haftaya sığdırılamayacak, sıkıştırılamayacak kadar önemli bir konudur. Ben burada, bir özel eğitim uygulama okulu müdürü olarak sıkça duyduğunuz ‘Özel eğitim nedir?’ sorusuna değinmek istiyorum? Özel eğitim, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ve sosyal gereksinimlerini karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri, bu bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ile akademik disiplin alanlarındaki yeterliliklerine dayalı olarak uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir” dedi.
‘AİLELERİN DE EĞİTİME KATILMASI ŞARTTIR’
Okul Müdürü Kızıldağ, “Özel eğitim otizm spektrum bozukluğu olan her çocuğun kendine özgü gereksinimlerine göre yürütülür ve çocuğa yaşına uygun beceriler ve bağımsız bir yaşam sürmesine destek olacak davranışlar kazandırmayı hedefler. Yaşamın ilk beş yılı, beynin en hızlı gelişim gösterdiği dönemdir. Dolayısıyla, özellikle de 5 yaşından önce alınan yoğun erken özel eğitim, otizm spektrum bozukluğu olan çocukların gelişimi için çok önemlidir. Özel eğitimin yoğun ve kesintisiz olması çok önemlidir. Ailelerin de eğitime katılması şarttır. Aileler, öğretmenler ve uzmanlar tarafından çocuğa öğretilen becerileri evde de öğretmeye devam etmeli ve bu konuda eğitime destek vermelidir. Bu hassasiyetin toplumumuzun tüm tabakalarını sarması ve bu konudaki farkındalıkların hepimizi harekete geçirmesi temennisiyle saygılarımı arz ederim” ifadelerini kullandı.
‘SON DÖNEMDE OTİZMLE İLGİLİ ÇOK CİDDİ ARTIŞLAR VAR’
Gölcük Kaymakamı Müfit Gültekin, konuşmasında “Hem eğitim hem de sosyal açıdan özel eğitimlere ne kadar ihtiyaç olduğunu, bunun ne kadar önemli olduğunu bu ailelerimizi ve evlatlarımızı yakından tanıyanlar, akrabaları, çevresi daha iyi biliyor. Ülkemiz ve dünyanın gündeminde son dönemde otizmle ilgili çok ciddi artışlar da var. O yüzden bu anlamda olayın ne kadar önemli ve ciddi olduğunu anlatmak, farkındalık oluşturmak için bu programın oluşturulmasında emeği geçen bütün arkadaşlarımı tebrik ediyorum, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” dedi.
‘TOPLUMUN BÜTÜN KESİMLERİ FARKINDA OLMALI’
Programda son olarak Kocaeli Vali Yardımcısı Ertuğ Şevket Aksoy konuştu. Aksoy, “Biz bir büyük aileyiz. Türk milleti bir büyük aile. Hepimizin derdi diğerimizin derdi, hepimizin tasası diğerimizin tasası. Bu çerçevede bütün otizmli bireyleri kendi kardeşlerimiz, bütün otizmli çocukları kendi çocuklarımız, onların ailelerini de kendi ailelerimiz olarak kabul ediyoruz, öyle hissediyoruz ve böyle düşünmek, böyle hissetmek de zorundayız. Çünkü eğer bir konu toplumsal yaşam içerisinde ortaya önemli bir sorun olarak çıkıyorsa, elbette ki bu sorunun çözümü toplumun bütün kesimleriyle bütün paydaşlarıyla önce bu meselenin farkında olmak daha sonra da bu meselenin çözümü için bütün imkanlarımızı bir araya getirerek bu sorunun üzerine gitmek” dedi.
‘OTİZM KONUSUNU ÖNEMLİ BİR NOKTAYA KOYMUŞ DURUMDAYIZ’
Aksoy, “Bu anlamda 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü’nde öncelikle şu var bildiğiniz gibi hepimiz farklı farklı yaratılmışız hepimizin görülen ya da görülmeyen bir takım farklılıkları var. Allah insanları kalplerinde, vicdanlarında farklı yaratmasın, kötü yaratmasın, eksik yaratmasın; zihinsel ve bedensel farklılıklar elbette kabul edilebilir, elbette tedavi edilebilir, elbette bu farklılıklara sahip olan insanların toplum içerisinde huzurla, mutlulukla yaşamasını teminen belli bir çizgiye getirilebilir. İşte biz de devlet olarak otizm konusunu son derece önemli bir noktaya koymuş durumdayız. Bu çerçevede de ikinci otizm eylem planını yürürlüğe koyduk. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor” ifadelerine yer verdi.
‘DANIŞMA TOPLANTIMIZI YAPTIK’
Konuşmalarını sürdüren Aksoy, “Nedir bu otizm eylem planı? Öncelikle otizm konusundaki farkındalığın arttırılması, bu konudaki erken teşhisin sağlanması, mümkün olan tedavi imkanlarının yaygınlaştırılması ve olabildiğince daha büyük kitlelere ulaştırılması, otistik vatandaşlarımızın ve onların ailelerinin yaşam şartlarının, yaşam kalitelerinin yükseltilmesi, bu arada devletimizin öngördüğü her türlü özellikle otizmle ilgili olarak eğitim, istihdam, sosyal yardım, tedavi gibi imkanlardan da faydalanmalarının en üst düzeye çıkarılması konusunda bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerimizin velhasıl bütün bileşenlerin katkı ve desteğiyle bu sorunun üzerine gidilmesi. Şu anda eylem planımızı her kurumun karşılıklı işbirliği ve koordinasyon içerisinde hangi faaliyetleri yerine getireceğine dair danışma toplantımızı yaptık. Önümüzdeki süreçte de plan çerçevesinde yürüteceğimiz faaliyetleri bütün otistik bireylerimizi ile onların ailelerini yakinen fark edecekler inşallah bu çalışmalarla sizlerin yaşamına doğrudan dokunduğumuzu sizler de göreceksiniz” diye konuştu.
‘FAALİYETLERİMİZİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Aksoy, “Dediğim gibi teşhise, tedaviye otistik bireylerimizin sosyal, sportif faaliyetlere katılımına ve daha sonra eğitimlerini tamamlamış çalışabilir durumdaki otistik vatandaşlarımızın da iş hayatına katılımına kadar geniş bir yelpaze içerisinde yer alan amaçlarımızı bunlara ilişkin faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Yaptığımız görüşmelerde şu ortaya çıkıyor: lütfen herkes çevresiyle olan ilişkilerinde konusuna komşusuna, yakınına, akrabasına otizmin, otizmli çocuk olmanın utanılacak bir şey olmadığını, bunun gayet normal bir insan davranışı biçimi olduğunu ve ancak bu konudaki geç kalmanın, geç teşhisin, geç tedavinin daha sonraki süreçler için önemli zorluklar yaratabileceğini anlatması lazım. Çünkü biz biliyoruz ki birçok aile çocuğun otizme ilişkin belirtilerini izlediği gibi, bu çocuk içine kapanıktır nasıl olsa açılır gibi bir kabullenmeme davranışı içerisine giriyor, çocuğuna böyle bir durumu yakıştıramıyor. Ama zaman geçtikçe de, tedavi geciktikçe de ondan sonraki süreçlere ilişkin güçlüklerimiz artıyor bunu da bugünün mesajı olarak vermiş olalım” dedi.
GÖKYÜZÜNE BALON UÇURDULAR
Programda protokol konuşmalarının ardından öğretmen ve öğrenciler tarafından gösteriler yapıldı ve şiirler okundu. Vurmalı çalgılar ile mini bir konser veren özel bireyler, dans gösterileri ile de kalabalıktan yoğun alkış aldı. Renkli görüntülerin yaşandığı etkinlik, otizmli bireylerin gökyüzüne renkli balonlar uçurması ile sona erdi. Program sonunda katılımcılar otizm derneği, özel eğitim kurumları ve okullarda özel bireylerin hazırladıkları resim, el sanatları ve el emeği ürünlerini inceleyerek bilgiler aldılar. Meltem ALKAN