Güven ve samimiyet…

14 Haziran 2017 14:41
Hayatta herkesin tutunacak bir tutkusu vardır: Kimileri müzikle uğraşır, kimilerinin tutkusu arabalardır, kimisi okur, kimisi gezer dolanır, kimisi üretir, paylaşır,

kimisi…kimisi…kimisi… Benim tutkum ise inandığım şeylerin peşinden koşmak oldu; yorulmaksızın… hep ileriye hep ileriye bakarak. Ardına 1 defa dahi bakıp “Ah keşke!” dediğin an her şeye baştan başlamak zorunda kalırsın. Kendimi hiçbir zaman boş biri olarak bilmedim.

 Yaşam sürecimde olmak istediğim bir insan vardı hayallerimde; her hayâl edişimde içimin nasıl titrediğini, heyecanlandığımı sevgi ve saygıyla hissetmek bana daha da gayret verdi. Umutsuzluğa düştüğüm anlar da oldu tabi ama yine elimden tutup kaldıran hayallerim oldu. Olmam gereken insan yani Gölcük…

 Başarısızlığa ve ümitsizliğe hiç düşmedim, buradaki başarısızlık insanın kendine olan güvensizliği. Başlangıçta bir şeylere sıfırdan başlamanın zorluğu da olsa, sevgiyle, yürekle, içtenlikle, karşılaştığım zorlukların hep arkasını görmeye çalıştım tüm inadımla kararlılığımla.

 Şan için şöhret için, yükselmek, terfi almak, para kazanmak ve buna benzer üretilecek bir çok nedenden dolayı birileri birilerinin ekmek parasına göz dikiyor bununla da kalmayıp onun hayatıyla bile oynayabiliyor. Peki sonuç? Bir yada bir kaç apartman, lüks bir otomobil ve de kuaförden çıkmayan bir yada birkaç eş… Değer mi diye sorası geliyor insanın; tüm bu dünya güzelliklerine ulaşmak için bir insanın kalbini kırmaya hatta daha da ileri giderek o insanın ve o insana bağlı yaşayan bir ailenin dünyasını yıkmaya değer mi? Televizyon karşısına geçerek adam akıllı bir program ararız hepimiz, bazı zamanlarda alternatifimiz olmadığı için herhangi bir magazin programına takılıp kalırız saatlerce. O ekrandan bize yansıtılan hayatları gördükçe zengin olmak isteyen insanların sayısı artar, arttıkça da bu satıra kadar anlattığım olaylarla karşılaşır üzülmeyesi insanlar…

 Yaklaşık senedir özel bir televizyon kanalının seyirciye sunduğu gerçek hayat hikayelerinden oluşan ibret verici bir program ekranlarda, fazla reyting aldığı içinde şu ana kadar 3 özel televizyon kanalı bu programın formatına uygun, 1 özel televizyon kanalıda buna benzer bir programı gündeme getirdi. Reyting uğruna da yapılsa bu tür programı ekrana taşıyanları kendi etrafımca kutluyorum. Görerek anlama diye buna deseler gerek… İnsanlara yapılan kötü davranışların bunun yanında kalp kırmanın bedelinin er yada geç ağır olacağının anlatılmasına rağmen maalesef insanoğlu yapacağından geri kalmıyor. Fakat gözlemlerimden ve eş dost muhabbetlerindeki izlenimlerimden vardığım sonuçla insanlar bu tür azgınlıklarının sonunu ekrandan gördüğünde daha bir ders alıyor… İnşallah bu tür programlar reyting almaya devam eder…Yoksa bir çok insan önüne geçilmez bir hırs içinde paranın ve geçici dünya güzelliklerinin karşısında kırmaya devam edecek kırılmayası kalpleri…

 “Sen istersen hiçbir şey hayal değildir” felsefesine inanan ben, insanların kırmadan ve başka insanları harcamadan da bir yerlere gelebileceği, ekonomik ve manevi anlamda zenginliğe kavuşabileceği inancındayım. Önümüzdeki sayılarda yazılarıma yönelik eleştirilerinizi e-mail adresime iletirseniz sevinirim. Yazılarım sevildikçe yüzüm gülecek, yüzüm güldükçe (kalem artık demode oldu) bilgisayarın klavyesine daha bir hırsla sarılacağım.

 Dostlarım, bu köşe benim köşem, hepinizi haftada bir yada 15 günde bir bu köşede bekliyor olacağım… Bu köşede atmaya kıyamayacağınız tamamen bana ait duygu yüklü düz yazılar, zaman zaman da kendime has düşünceler olacak, sizde gönül zengini olup köşeyi dönmek istiyorsanız; önce bu köşeye uğrayın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
X