Sorumluluk hayat boyu sürer
Bireylerin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi, başka insanların haklarına ve kararlarına saygı göstermesi anlamına gelen sorumluluk duygusu küçük yaşlardan itibaren edinilmesi gereken bir olgudur. Sorumluluk sahibi olan kimseler, aynı zamanda toplumda yaşayan diğer insanlara da saygı duyan kimselerdir. İnsanlar, hem kendisine hem de yaşamış olduğu çevreye karşı sorumlu davranmalıdır. Sorumluluk küçük yaşlarda başlar ve kişilerin duygusal, sosyal, zihinsel ve bedensel açıdan oldukça önemli bir yer tutmaktadır.
Belirtmiş olduğum gibi herkesin mutlaka üzerine düşen sorumlulukları vardır. Topluma karşı olan sorumluluklarımızda bunlardan birisidir. Öncelikle yaşamış olduğumuz çevreye olan sorumluklarımızdan bahsetmek istiyorum. Toplumda yaşayan herkes bir birey olsada, o toplumda uyması gereken yazılı ve yazısız kurallar vardır. Bunlara uymakta sorumluluklarımızdan birisidir.
Günlük yaşantımızda sorumlu olduğumuz birçok alan vardır. Sorumluluk duygusu doğuştan gelen bir durum değildir fakat tüm hayat boyunca süren, öğrenilmesi ve kazanılması zorunlu olan bir davranış şekli olmalıdır. Günümüzde bazı ailelerde çocuklarına yönelik olarak, yalnızca derslerinden sorumlu olduğu gibi yanlış bir tutum aktarılmaya çalışılsada, çocukların da bulunmuş oldukları yaş gruplarına göre alması gereken sorumlulukları vardır.
Bu yüzden çocuklarımıza sorumluluk vermekten kaçınmamalı, fakat onların yapamayacağı sorumlulukları da omuzlarına yüklememeliyiz. Çocuklara sorumluluk vermekteki amaç, çocuğun bizim ya da hayatındaki diğer kişilerin isteklerini yerine getirmesi değil, öncelikle kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve kendisini hayata hazırlayabilmesi olmalıdır.
Toplumsal olarak görev ve sorumluluklarımızdan bir diğeri ise yardımlaşmak ve ihtiyaç sahibi kimselere yardım elini uzatmaktır. Yardımlaşmanın ve paylaşmanın güzel örneklerinden birsine ise ilçemizde birçok fırında yapılmakta olan askıda ekmek uygulamasını gösterebiliriz.İhtiyaç sahiplerine yardımda bulunmak için fırınlara bırakacağımız askıda ekmekle katkıda bulunabiliriz diye düşünüyorum. Böylece hem yardımlaşma duygusunu pekiştirmiş olacağız, hem de fazla ekmek alıp israf etmemiş olacağız.
Sorumluluk veya görevlerimizden bir diğeri ise, insanların hizmetine sunulan kamu mallarını korumaktır. Bu konuda vatandaşların daha duyarlı davranmaları gerekiyor. İlçemizde karşılaştığımız bazı durumlar, bazı kimselerde bu bilincin yeteri kadar oluşmadığını açıkça gösteriyor. Toplumda ortak olarak kullanılan çevrenin temizliğine gereken önem ve özenin gösterilmemesi, vatandaşların hizmetine sunulan oturma banklarına zarar verilmesi, araçların hatalı parklarını önlemek için konulan dubaların kırılması veya yerinden çıkarılması, görme engelli yollarına zarar verilmesi gibi konular ilk aklıma gelenler arasında bulunuyor.
Bununla birlikte trafikte de sorumlu davranmak gerekiyor. Özellikle yayaların bulunduğu yerlerde daha dikkatli araç kullanmak, saygının öncelikli olduğunu akıllardan çıkarmamak, gerekiyor. Yaşamış olduğumuz binadaki komşularımıza karşıda sorumluluklarımız bulunmaktadır. Gürültü seviyesine dikkat etmeli, aynı binayı paylaştığımız komşularımızın haklarına saygı göstermeliyiz. ‘Ben’ değil, ‘biz’ duygusu ile hareket etmek sorumluluk bilincinin oluşmasında büyük etken olmaktadır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Ulaşım çalışmaları ve araç parkları 12 Aralık 2024 Perşembe
- Nurettin Sağsöz’ü rahmetle anıyorum… 12 Aralık 2024 Perşembe
- Sahillerde çevre duyarlılığı… 10 Aralık 2024 Salı
- Davranış biçimleri ve saygı… 09 Aralık 2024 Pazartesi
- Küçük katkılar büyük fayda sağlıyor 08 Aralık 2024 Pazar
- GESOTİM’in başarılı çalışmaları… 05 Aralık 2024 Perşembe
- Çalışmalar ve sorumluluklar… 04 Aralık 2024 Çarşamba
- Geri dönüşümün çok yönlü katkısı… 03 Aralık 2024 Salı
- Duyarlılık ve farkındalık… 02 Aralık 2024 Pazartesi
- Empati yapmak önemli etken… 01 Aralık 2024 Pazar