Komşuluk ve empati…

08 Mayıs 2024 15:59
Komşuluk ve empati…

Şehirlerde nüfusun artması ile birlikte çok katlı binalar ve buna bağlı olarak oturan insan sayısında da artış oluyor. Şehirleşmenin ve ortak yaşamanın ise getirmiş olduğu birtakım sorumluluklar bulunuyor. Ortak olarak bulunulan yerlerde herkesin uymak durumunda bulunduğu kurallar, kişilere göre değişmemekle birlikte, tüm toplumu kapsamaktadır.

Toplu olarak yaşanılan ve insanların zamanının büyük bir kısmını geçirdiği binalarda ise komşuluk ilişkileri ayrı bir önem taşıyor.

Günümüzde çok katlı binalarda oturmanın getirdiği kurallar ve en önemlisi de saygı kurallarına uymayan kimseleri maalesef görebiliyoruz. Bunda ise komşuların birbirine karşı yapmış olduğu tutum, davranış ve apartmanda oturmanın getirdiği ortak kurallara uymamak gelebiliyor. Küçük yerleşim yerlerindeki komşuluk ilişkilerini nüfusu fazla olan yerlerde görebilmek maalesef çokta mümkün olmuyor. Daha az nüfus yoğunluğuna sahip olan yerlerde komşuluk ilişkileri birbirine daha kuvvetli bağlarla bağlı iken, büyük kentlerde bu oran azalabiliyor.

Yaşça büyüklerin anlattığı eski zamanlarda olan komşuluğa günümüzde görülüyor mu bilmiyorum fakat komşulukta en önemli kavramların saygı ve anlayış olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte bazı yerlerde gerçek komşuluğun yerini sözde komşuluğun aldığını da maalesef görebilmek mümkün olabiliyor. Komşuluk ilişkilerinin birbirine sıkı bağlarla bağlı ve binalar veya siteler mutlaka vardır. Komşulukta önemli olanın sözde değil özde komşuluk olduğunu düşünüyorum.

Komşulukta esas olan saygıdır. Saygı kavramının yeterince yerleşmediği bazı yerlerde, bu olgudan bahsetmekte neredeyse imkansız hale geliyor. İnsanların aynı binada her gün karşılaştığı komşusuna en azından selam vermesi, toplu olarak yaşanılan yerlerdeki yaşamın bir gereği olduğu kanaatindeyim. Bazı kimseler karşısındaki kimseye bir selam vermekten dahi imtina edebiliyor. Oysa aynı binayı paylaşan kimselerle selamlaşmak, hatta hal hatır sormak komşuluk ilişkilerinin sıcak kalmasında önem taşıyor.  

Aynı binayı paylaşan kimselerin belirli bir saatten sonra gürültü seviyesini düşürüp, başkalarının rahatsız olabileceğini düşünmesi de gerekiyor. Saygı kavramının toplumda daha çok yer bulması ve insanların bir başkasına saygıyla yaklaşması için empati yapması yeterli olacaktır. Maalesef günlük yaşantımızda çoğu kez empati yapılmadığından duyarsızlık ortaya çıkabiliyor. Empati ile yaklaşmak yalnızca aynı binada yaşayan vatandaşlar için değil, hayatın bütün aşamasında geçerli olmalıdır.

Birde komşuluk hukuku gereği başkalarını rahatsız edecek biçimde koku, toz, duman ve gürültü çıkaran etkinliklerde bulunulmaz. Ama bunlara uymayanları da günümüzde görmek mümkün olabiliyor. Özellikle apartman sakinlerinin ortak yaşanılan yerlerde birbirlerine karşı daha duyarlı ve saygılı olup, dayanışma duygusunu güçlendirmesi gerekiyor. Aksi halde orası ortak yaşanılan bir yer olmaktan çıkıp, herkesin istediği gibi davrandığı bir yer halini alır.

Komşuluk dayanışmadır, yardımlaşmadır en önemlisi de birbirlerine karşı saygılı olmaktır. Kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı olmadığı düşüncesiyle, özellikle ortak yaşanılan binalarda herkesin uyması gereken toplum kurallarına riayet etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Gerçek komşuluk denildiğinde komşunun iyi gününde de kötü gününde de yanında olan, sergilemiş olduğu tutum ve davranışlarla komşunun hakkını gözeten, ‘ben’ değil ‘biz’ duygusuna sahip olan, ortak yaşanılan yerlerde saygı kavramının öncelikli olduğunu bilen, komşularını rahatsız etmeyen, nezaket kurallarına uyan, komşusu ihtiyaç duyduğunda yardımına koşarak giden kimseler aklımıza gelmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
X